Ekin Yazın Dostları

Kitap Okurlarının Buluşma Noktası

Archive for Ekim 2021

Don Quijote (Miguel de Cervantes Saavedra)

Posted by Aydın Ergil 28 Ekim 2021

Don Quijote

İstanbul 2. Grup Şubat 2022
Marmaris 1. Grup Nisan 2019
İstanbul 1. Grup Şubat 2015

“Romanın ‘öz’ babası Miguel de Cervantes Saavedra, kendisini izleyen tüm romancıları yapıtlarının ‘üvey’ babası konumuna düşüreceğini -çünkü Don Quijote’den şu ya da bu biçimde etkilenmemiş tek büyük romancı yoktur- (…) okuruna seslenirken bilebilir miydi?”

Jale Parla’nın yerinde saptamalarıyla: “Shekaspeare’le birlikte belki de ilk kez ‘modern’ okuru düşleyen” ve sadece “şövalye romanları”nın değil, “Rönesans’ta kullanılan bütün yazınsal türlerin otoritesini yıkan” bu öncü yazarın, “1605 yılından beri en çok okunan, en çok sevilen, en çok yorumlanan ve yeniden en çok yazılan” ve belki postmodern anlatıyı bile dört yüzyıl önceden haber veren bu öncü romanı, ilk kez tam anlamıyla Tükçede.
La Mancha’lı Yaratıcı Asilzade Don Quijote, Roza Hakmen’in İspanyolca aslından yaptığı tam metin çeviriyle (ve Ahmet Güntan’ın şiir çevirileriyle) nihayet dilimizde.

Posted in İstanbul 1. Grup, İstanbul 2. Grup | Leave a Comment »

Goriot Baba (Honore de Balzac)

Posted by sinaniy 28 Ekim 2021

goriot_baba

İstanbul 2. Grup Aralık 2021
İstanbul 1. Grup Eylül 2021
İstanbul 4. Grup Ekim 2019

Honoré de Balzac (1799-1850): 19. yy Fransız edebiyatının büyük ismi. Edebi kariyerine oyun yazarak başladı, aldığı eleştiriler neticesinde romana yöneldi. Yirmi yılda 85 romanı tamamladı, öldüğünde arkasında 50 roman taslağı bıraktı. 1830 yılında kurmaca eserlerini Dante’nin İlahi Komedya’sına atıfla İnsanlık Komedyası başlığı altında topladı. Bir kısmı zamanla edebiyatın arketiplerine dönüşen 2000’i aşkın karakter yarattı, tüm bu karakterleri önyargıdan uzak analitik bir yaklaşımla, toplumsal sınıfından yalıtmaksızın ele aldı.

İlk kez 1834 yılında Revue de Paris’de tefrika edilen Goriot Baba, İnsanlık Komedyası’nın Töre İncelemesi ayağında Paris Yaşamından Sahneler başlığı altında yer alır. Yoksul düşmüş eski tüccar yaşlı Goriot’nun sefaleti, ıstırapları ve yalnızlığını merkeze alan roman, paranın insanlık durumu üzerindeki nüfuzunu babalık müessesi, insani zaaflar, gösteriş budalalığı üzerinden son derece trajik bir olay örgüsü ile gözler önüne serer. Kendi antitezlerini, yani anlatıcının yer yer öfkeli ve alaycı tavrının cisimleştiği Vautrin’i, Paris sosyetesine gözünü dikmiş, hırslı ancak naif hukuk öğrencisi Rastignac’ı da içinde barındıran bu burjuva cehennemi, Goriot Baba’ya dek hiç bu denli çarpıcı bir üslupla tasvir edilmemiştir.

Posted in İstanbul 1. Grup, İstanbul 2. Grup, İstanbul 4. Grup | Leave a Comment »

Edebiyatın Yaratılışı (Florence Dupont)

Posted by sinaniy 27 Ekim 2021

Mitoloji Okurları Eylül 2022

Yunan Sarhoşluğundan Latin Kitabına

Antik dönemde Yunan ve Romalılar edebiyatı çağdaşlarımız gibi mi algılıyordu? Illiada ve Odysseia’yı ezberden okuyan eski Yunanlılar ile yazıdan okuyan bizler aynı edebi hazzı mı alıyoruz? Soğuk mermerler üzerine kazınan ve şimdi büyük bir hayranlıkla seyrettiğimiz şekil ve metinler 2500 yıl önce nasıl bir coşkunun ifadesiydi? Bildiğimiz anlamda edebiyat nasıl oluştu?

Edebiyatın Yaratılışı, bu ve benzeri birçok sorunun yanıtını ararken eski Yunan ve Roma’da gündelik hayata, kurumlara ve toplumsal yapıya yönelik birçok pencere açıyor. Edebiyatın geçmişine doğru çıkılan bu zevkli yolculuk esnasında şölenlerin, törenlerin, kişi, aile ve toplumsal ilişkilerin bilmediğimiz birçok ayrıntısına rastlıyoruz. Üstelik Florence Dupont “XX. yüzyılın bu son döneminde, coğrafi yolculukların bizi ulaştırabileceği başka yerler pek kalmadı. Ben’in bir Başkası olduğunu gözlemlememiz için, bir süre sonra, zamanda yapılacak yolculuklardan başka bir şey kalmayacak elimizde” diyerek bu yolculuğa mecbur olduğumuzu, böylesi yolculuklar aracılığıyla Avrupa kültürünü oluşturan yazı ve ayin şiiri geleneklerinin kökenlerine inebileceğimizi gösteriyor.

Edebiyatın Yaratılışı, pek çok edebiyat kuramcısının dile getirmeye cesaret edemeyeceği bir iddiaya dayanıyor: Edebiyat gündelik hayat etkinlikleri içinden doğmuştur; bugün kitaplarda sözü mumyalaştıran “yazılı kültür”ün, “soğuk kültür”ün değil, her gün sıradan bir biçimde yaşanan, bedenin ve müziğin hazlarına açık olan “sözlü kültür”ün, “sıcak kültür”ün bir ürünüdür. Eski Yunan’da sarhoşluk, uyuşturucu kullanımı, eşcinsellik, aşk ve sarhoşluk çağrısı olarak söylenen Anakreon şarkıları; bir soluk alışverişi olan Roma öpücüğü ve ruhu ateşleyen şölenler “sıcak kültür”ün parçalarıydı. Roma’da aydın olmak çok kitap okumakla değil, şölen sofrasında yerini koruyabilmekle ölçülüyordu. Romalılar umudu kusur olarak görüyor, deniz kazasında kurtulmayı değil, batmayı kahramanlık olarak adlandırıyorlardı. Eski Yunan’da felsefe sözlü olarak öğretiliyor; Sokrates yazmıyor, konuşuyordu. Şiir şarkıcıların ve dinleyicilerin katılımıyla çoğalıyor, ayine dönüşüyordu. Yazı, tüccarların depo sayımı için gerekli olan bir araç olarak görülüp önemsenmiyordu… Edebiyat okunan değil, yaşanan bir şeydi.

“Sıcak kültür”ün yerini yazılı edebiyatın “soğuk kültür”üne bıraktığı günümüzde, Dupont, flamenko, rebetiko ve festival kültürüne bakarak edebiyat üzerine düşünmeyi öneriyor. Böylece, sözü yeniden bularak, geçmişimizle olan bağlantılarımızı koparmadan kendimizi geleceğe yansıtabileceğimizi; yazıyı müzik ve dansla yeniden buluşturabileceğimizi; geçmişimize gömülü dünyaları keşfedebileceğimizi gösteriyor.

Posted in Mitoloji Okurları | Leave a Comment »

Tarih (Herodotos)

Posted by sinaniy 27 Ekim 2021

Mitoloji Okurları Ocak 2023

Herodot’un hayatı üzerine bilinenler oldukça sınırlıdır. MÖ 5. yüzyılda (484-425 dolayları) yaşadığı sanılmaktadır, o dönemde Pers hâkimiyetinde bulunan Halikarnas’ta doğmuştur. Şiirsel anlatım geleneğinden koparak olayları metotlu bir araştırmanın konusu yapan, kategorize eden ve tarihsel anlatı olarak sunan bilinen ilk yazar olması nedeniyle “Tarihin Babası” olarak anılmaktadır. Hangi tarihte nereye gittiği bilinmemektedir, ancak hemen hemen tüm Pers diyarını gezmiş; Anadolu’yu aşıp Babil’e, Mısır’a, Libya’ya ayak basmış; Fenikelileri, Tuna boylarını, İskitleri tanımıştır. Tarih, Herodot’un insanlığa kazandırdığı tek eseridir.

Herodot’un yaptığı geziler sırasında halktan rivayet edindiği; kral, rahip, kâhin gibi ileri gelen kişilerle görüştüğü; hatta resmi kayıtları incelediği tahmin edilir. Kimi zaman kendisinin de netliğe kavuşturamadığı kulaktan dolma bilgilere yer verirken, kimi zaman da bizzat şahit olduklarını en ince ayrıntılarıyla kaydetmiştir. Bir olayın farklı kaynaklardan edindiği versiyonlarını anlatıp kendisine daha makul geleni belirttiği de olmuştur.

Tarih’in yazılış amacı Helenlerin ve diğer ulusların başarılarını gelecek kuşaklara aktarmaktır; ağırlıklı olarak Helenler ile Perslerin yürüttüğü savaşlar hakkında bilgi sunar. Ama Herodot bununla kalmaz; coğrafya, arkeoloji, mimari, sanat, folklor, mitoloji gibi alanlarda bize kaynak oluşturacak gözlemlerini de anlatısına serpiştirir. Üstelik anlatıyı kısa tutmak adına bu gözlemlerinden asla feragat etmez.

Tarih, her birine Yunan mitolojisindeki bir ilham perisinin adı verilmiş olan dokuz kitaptan oluşur. İçerdiği zengin bilgilerin yanı sıra, yazarının herhangi bir siyasi güce boyun eğmemesi ve tarafsız bir tutum sergilemesi de övgüye değerdir.

Posted in Mitoloji Okurları | Leave a Comment »

Yunan Mitleri (Robert Graves)

Posted by sinaniy 27 Ekim 2021

Mitoloji Okurları Haziran 2022

Türk okurunun Ben, Claudius adlı romanından ve İbrani Mitleri adlı incelemesinden tanıdığı araştırmacı, şair, romancı ve eleştirmen Robert Graves bir benzeri daha kaleme alınmamış bu önemli çalışmasında, Yunan mitlerini bir öykücü ustalığıyla anlatıyor ve bir bilim adamı titizliğiyle çözümleyerek okura İlyada ve Odysseia tadında bir metin sunuyor.

Kitapta Yunan Mitolojisini oluşturan öyküler ahenkli bir üslupla bir araya getiriliyor. Böylelikle mitlerin dinsel ve tarihsel anlamları belirgin bir şekilde su yüzüne çıkıyor. Neredeyse eksiksiz düzenlenmiş referanslar ise kitabı hem sıradan okur hem de araştırmacılar için değerli, vazgeçilmez bir kaynak kılıyor. Her mitin sonundaki açıklamalar klasik öykülerin güncel arkeolojik ve antropolojik bulgular ışığında yorumlanmasını sağlıyor. Graves pek çok bilinen yada tartışmalı miti özgün bir şekilde anlatıp, ilgi çekici hale getiriyor.

Yunan mitolojisinin incelenmesine, kuzeyden ve doğudan Ari istilacıların gelmesinden önce Avrupa’da hangi dinsel ve siyasal sistemlerin var olduğu göz önüne alınarak başlanması gerektiğini ileri süren yazar, Troya Savaşı, Odysseus’un yolculuğu, Herakles’in kahramanlıkları, Akhilleus’un zaferleri ve daha başka pek çok olayı anlatan mitolojik öyküleri aktarırken, bize Helen öncesi ve Helen dönemi kültürleri arasındaki ilişkinin Yunan mitolojisinin oluşumuna çok büyük bir etki yaptığını gösteriyor.

Posted in Mitoloji Okurları | Leave a Comment »