Ekin Yazın Dostları

Kitap Okurlarının Buluşma Noktası

Archive for the ‘Ankara 2. Grup’ Category

Ankara 2. Grup

İşin Aslı, Judit ve Sonrası (Sandor Marai)

Posted by sinaniy 06 Mayıs 2024

İstanbul 4. Grup Mayıs 2024
Ankara 2. Grup Mayıs 2023
Ankara 3. Grup Ocak 2023

Bir beyefendi, bir hanımefendi ve bir hizmetçi… Macaristan’ın en büyük çağdaş yazarlarından Sándor Márai, sadakat ve yalanı, gerçeği ve arzulananı, toplumsal ilişkilerdeki dürüstlüğü ve tutukluğu, sevgiyi ve ayrılığı ustalıklı bir dille anlatırken, ikinci büyük savaşa doğru yuvarlanan bir dünyada, “yaşamak” ile “var olmak” arasındaki derin uçuruma duyarlılıkla ve cesaretle eğiliyor.

Orta Avrupa’nın burjuva dünyası sessizce çökerken tutku, özlem ve gelip geçicilikle sarmalanmış bir hikâyenin keskin köşelerinde yalnızlıkla sınanan iki kadın ve bir adam: Gerçek aşk daima ölümcül müdür?

“Usta yazar Sándor Márai, aşkın ne kadar ağır olabileceğini son derece büyük bir derinlikle anlatıyor; iki savaş arasındaki toplumun ahlaki portresini, eşine az rastlanır bir duyarlılıkla çiziyor “İşin Aslı, Judit ve Sonrası” kitabında .” – Stern

“…Günün birinde uyandım, yatağımda doğrulup oturdum ve gülümsedim. Artık en ufak bir acı çekmiyordum ve birden, doğru insan diye bir şeyin olmadığını idrak ettim. Ne yeryüzünde ne de cennette. Öyle biri, öyle tek bir kişi yok. Sadece insanlar ve her insanın içinde bir tutam doğru insan var ama kimsede, bizim diğerinden beklediği­miz ve umduğumuz şey yok. Kusursuz insan diye bir şey yok ve o mutluluk veren, harikulade tek adam aslında hiç var olmadı. Sadece içlerinde ışık kadar moloz da olan insanlar…”

Posted in Ankara 2. Grup, Ankara 3. Grup, İstanbul 4. Grup | Leave a Comment »

Büyülü Dağ (Thomas Mann)

Posted by Aydın Ergil 15 Nisan 2024

Büyülü DağNisan 2024 Ankara 2. Grup
Temmuz 2014 İstanbul 5. Grup 

Dünya edebiyatının çağdaş klasikleri arasında anılan Büyülü Dağ, tam bir çağ romanıdır. Kişisel deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı ve ‘zaman’ ve ‘psikanaliz’ üzerine denemelerin de yer yer kendini gösterdiği bu büyük romanın yayınlanmasından sonra Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Thomas Mann, yirminci yüzyıl Alman edebiyatının en önemli adlarından. Hamburg’lu genç gemi mühendisi Hans Castorp, üç haftalığına kuzenini ziyarete gittiği bir İsviçre sanatoryumunda, kendisinin de tedaviye ihtiyacı olduğunu öğrenerek yedi yıl kalır. Bu süre içinde doktorlar ve hastalar dünyasını, Batı felsefesinin iki kutbunu, platonik bir aşk serüveninin sarhoşluğu içinde ve yaşayarak tanır. Sanatoryumda kaldığı süre içinde hastalık ve ölüm gibi deneyimlerin ötesinde hayatın mucizesini kavrayan Castorp’un yalın ruhu bir değişim geçirir. Thomas Mann, roman sanatının bütün incelikleriyle yarattığı, ironik bir üslupla sunduğu bu yapıtında, zaman, karşıt kültürler, aşk, hastalık, ölüm gibi evrensel temaları işliyor. Birinci Dünya Savaşı öncesinde çağın dünya sorunlarını, bir uygarlığın çöküşünü inceleyen, burjuva geleneğini ve ahlâkını yer yer sertçe, ironik bir dille eleştiren Büyülü Dağ, çağa tutulan bir ayna.
(Tanıtım Bülteninden)

Posted in Ankara 2. Grup, İstanbul 5. Grup | Leave a Comment »

Iza’nın Şarkısı (Magda Szabo)

Posted by sinaniy 04 Nisan 2024

Iza'nın Şarkısı - magda szabo

İstanbul 4. Grup Mart 2024
Ankara 2. Grup Ağustos 2018
Ankara 3. Grup Nisan 2018

Iza, babası ölünce yalnız kalan annesini yanına almak ister. Doktor kızıyla gurur duyan yaşlı kadın, sürdürdüğü taşra hayatını, anılarını, alışkanlıklarını, bir anlamda kimliğini bırakıp başkente taşınır. Ne yazık ki, yirminci yüzyılın ikinci yarısında, savaş sonrasında büyük bir hızla değişen Macar toplumunda, yalnızlık ve kuşak çatışması anlamına gelmektedir bu.

Szabó ilk kez 1963 yılında yayımlanan romanında, insani değerlere en bağlı, en idealist kişilerin bile yakınlarını anlamakta nasıl yetersiz kalabileceğini, insan ilişkilerine sızan empati yoksunluğunu anlatıyor.

“Magda Szabó’yu keşfettiyseniz altın bir balık yakaladınız demektir. Yazmakta olduğu bütün kitapları alın, ileride yazacaklarını da.”    – Hermann Hesse-

Posted in Ankara 2. Grup, Ankara 3. Grup, İstanbul 4. Grup | Leave a Comment »

Dorian Gray’in Portresi (Oscar Wilde)

Posted by Aydın Ergil 07 Mart 2024


Dorian Grayin Portresi

Kdz. Ereğli 1. Grup Mart 2024
İstanbul 2. Grup Eylül 2023
Ankara 2. Grup Ocak 2019
İstanbul 4. Grup Mart 2018
Marmaris 1. Grup Ağustos 2015
Antalya 1. Grup, Aralık 2015

Keşke tersi olabilseydi! Keşke her zaman genç kalacak olan ben olsaydım da portrem yaşlansaydı! Bunun için… bunun için her şeyi verirdim!”
Özellikle bir genç adamın büyümesini, eğitimini, gelişimini, kendini ve inançlarını keşfetmesini işleyen Dorian Gray’in Portresi için Oscar Wilde, ‘bir ruhun hikayesi’ demişti. 1891’de ilk basıldığında ahlaksızlığı yücelttiği gerekçesiyle büyük tepki çeken romanın baş kişileri olan Lord Henry ile Dorian’ın karşılıklı etkileşimleri, Dorian’ın kendini giderek kötüye, şeytani olana, hazcılığa adaması kitabın eksenini oluşturuyor. Son derece saf ve yakışıklı Dorian’daki değişim, Lord Henry’nin sözleriyle ve Dorian’ın kendi portresinde kendi güzelliğini keşfetmesiyle başlar. Lord Henry’nin etkisiyle kötülüğün ve zevkin çekimine kapılan, dünyada gençlik ve güzellikten önemli bir şey olmadığına inanan Dorian için heyecan, kötülükte ve günahtadır; iyilik ve erdemse sıkıcıdır, edilgendir. İyiliği temsil eden Basil’in Dorian’a duyduğu saf tutkuda eşcinsellik öğeleri açıkça hissedilir. Dorian’ın büyük sırrını, portredeki değişimi gören yalnızca Basil olur. Portreye odaklanan, sonsuz gençlik karşısında ruhunu satan ve ruhunun ölmüş olmasından korkan Dorian için kurtuluş var mıdır? Ve Oscar Wilde’ın dediği gibi, herkes Dorian Gray’da kendi günahını mı görecektir?

Posted in Ankara 2. Grup, Antalya 1. Grup, Kdz. Ereğlisi 1. Grup, Marmaris 2. Grup, İstanbul 2. Grup, İstanbul 4. Grup | Leave a Comment »

Nana (Emile Zola)

Posted by Aydın Ergil 02 Mart 2024

Nana

Şubat 2023, İstanbul 4. Grup
Mart 2024, İstanbul 3. Grup
Aralık 2014, Ankara 2. Grup

Zola’nın yirmi ciltlik Rougon-Macquart roman dizisinin en unutulmaz cildidir “Nana”. Nana, bir fahişedir. İlk önceleri bir tiyatro oyuncusu olan Nana daha sonra fahişe olur ve hayatı bir düşüş içine girer. İlk basıldığı gün on binler satan ve Fransa’yı ayağa kaldıran “Nana” eleştirmenler arasında da büyük ayrılıklara ve tartışmalara yol açmıştı.

İnsan dışı bir cinselliğin dünya edebiyatındaki simgesi olan “Nana” dünyanın en eski mesleği olan fahişeliğin edebiyattaki en mitik örneğidir. Yazarı Emile Zola bu roman için şöyle der: “Nana’nın konusu özetle şudur: Kıçı üzerinde hayatını sürdüren bir toplum. Henüz kızışmamış ve peşindekilerle sürekli alay eden bir dişi bir köpeğin ardından koşan bir köpekler sürüsü…”

Bu romanda Zola, bir kadının, bir rejimin (II. İmpa-ratorluk Fransa’sı) ve bir toplumun çürüyüşünü resmediyor. Bu resimde cinsellik, tarih ve mit hep birlikte yaşıyor ve tükeniyor; aynı anda ve aynı kötü ağız kokusu içinde.

Posted in Ankara 2. Grup, İstanbul 3. Grup, İstanbul 4. Grup | Leave a Comment »