Ekin Yazın Dostları

Kitap Okurlarının Buluşma Noktası

Archive for the ‘Ankara 1. Grup’ Category

Ankara 1. Grup

Portakal Ağacında Oturan Kadın (Gioconda Belli )

Posted by Aydın Ergil 09 Haziran 2017

Portakal1

Ankara 2. Grup Haziran 2017
Ankara 1. Grup Mart 2014

Adı tuhaf geliyor değil mi?
Doğrusu bize de önce tuhaf geldi. Ama biraz uğraşınca başka bir ad vermenin mümkün olmadığını ve o coşkulu hayatların böyle anlatılmasının uygun olduğunu anladık ve öylece bıraktık.

Portakal Ağacında Oturan Bir Kadın; bir kadın yazarın romanı. Kendi ve başka kadınların hayatıyla birlikte Amerikan’ın arka bahcesi saydığı tipik bir Ortaamerika ülkesinin tarihinin en önemli dönemini anlatıyor. Sözünü ettiğimiz ülke Nikaragua ve biz oradaki devrimi, 70’li yılların görkemli başkaldırısını; öncesi, acıları ve sevinçleriyle yıllar önce Ateş Altında filmi ile tanımıştık.

Şimdi bu romanla birlikte bir kez daha Nikaraguaya, Sandinistlerin önderlik ettiği devrime; kahramanları ve tüm halkın Amerikan işbirlikçisi rejime karşı mücadelesine dönüyoruz. Ama bu kez filmden ileriye geçiyor, devrim sonrasının kurucu çalışmalarına da gözatıyoruz.

Roman, gerçekten bir devrim romanı ama bir kadının gözüyle yazılmışlığıyla oldukça ayırt edici. Kadın yazar, Nikaragua ve diğer Ortaamerika toplumlarında özgürlük mücadelesinin içinde, ateşin ortasına kendini atmaktan sakınmayan kadınların ikinci cins olarak yaşadıkları sorunları ve buna karşı müücadelelerini, kadın aklı ve iradesini örgütleyişlerine de tanık ediyor bizi.

Soluk soluğa okuyacağınıza eminiz.

Posted in Ankara 1. Grup, Ankara 2. Grup | Leave a Comment »

Lucky (Sezgin Kaymaz)

Posted by Aydın Ergil 05 Ekim 2016

0644 LUCKYconv.inddAnkara 1. Grup Nisan 2015
Ankara 3. Grup Ağustos 2016

Sezgin Kaymaz’ın, kendi okurunu edinmesini sağlayan ve yeni kuşak yazarlarda fazla rastlanmayan hasletleri var. İnsanları, özellikle kaderin sillesini yemiş olanları, aşağıdakileri, kaybedenleri iyi tanıyor. Romantikleştirmeden, groteskleştirmeden resmediyor onları.Yazarımız hikâye anlatmayı ve kurgalamayı da seviyor Allah için! Mistik olmayan, bir bakıma o “insan iyiliğini” cisimleştiren bir gerçeküstü fanteziye dayanıyor çoğunlukla romanlarının kurgusu. Lucky, Sezgin Kaymaz romanının bütün bu hasletlerinin hakkını veriyor. Her şeyden önce, yine çok iyi işlenmiş insan manzaraları sunuyor. Taksiciler, hele orospular gibi, pek de “saygın” olmayan insanların iç dünyasını ve ilişkilerini gerçekçi ve eğlenceli bir muhabbetle aktarıyor.Yardımcı rollerde: Cinayet kariyerli bir özel şoför, kaknem kayınvalide, sinek kadar mide bulandırıcı bir kayınço…

Ama başrolde bambaşka “birisi” var: Bir köpek! Simsiyah bir doberman. Kayış gibi siyah, insan canlısı, müdanaasız, küstah ama tanıyanın yüreğine sokmak isteyecek kadar sevdiği kocaman bir doberman. Bir kız-köpek, bir şıllık. Lucky, konuşuyor, eyliyor, insanları buluşturuyor, onların gözünü açıyor, kaderlerini değiştiriyor.

Sezgin Kaymaz’ın bu romanındaki gerçeküstü öğe, insanüstü (pardon, köpeküstü!) melekeler taşıyan bu köpek. Romanın Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir’den, Geber Anne’den, Kaptanın Teknesi’nden öncekilerden bir farkı ise, gerçeküstü-fantastik öğenin (haydi Sezgin Kaymaz tiplerinden biri gibi konuşalım:) ‘tabak gibi’ aşikâr değil, belirsizleşmiş, hayal-meyal, hatta “normal karşılanabilir” tarzda olması. Kaymaz’ın düzenli okurları açısından önemli bir yenilik bu…

Lucky’yi de eğlenerek, şenlenerek, derken hüzünlenerek, sonlarına doğru da basbayağı gözleriniz yaşararak okuyorsunuz. Bir Sezgin Kaymaz romanı!

Posted in Ankara 1. Grup, Ankara 3. Grup | Leave a Comment »

Yürek Burgusu (Henry James)

Posted by Aydın Ergil 13 Ağustos 2015

Yürek BurgusuAnkara 1. Grup Ekim 2015

Henry James (1843 – 1916): 19. yüzyılın son çeyreğinde yerleştiği İngiltere’de, ölümüne dek, gerek romanlarında gerekse uzunlu – kısalı öykülerinde, doğup yetiştiği Amerika kıtası ile Avrupa’nın birbirinden farklı insanlarını sarsıcı bir gözlem gücü ve derinlikle işlemiş bir yazı ustasıdır.

Nitekim, yazarın orta döneminin en önemli yapıtlarından olan Yürek Burgusu’nun (1898) ürperticiliği de, bir yandan bir “hayalet” öyküsü olmasından ama bir okadar da, James’in, sayfalar çevrildikçe yüreğimize işleyen üslubundan kaynaklanmaktadır.

Bkz. https://tr.wikipedia.org/

Posted in Ankara 1. Grup | Leave a Comment »

Filin Yolculuğu (Jose Saramago)

Posted by Aydın Ergil 12 Ağustos 2015

FilinYolculuğuMarmaris 1. Grup Kasım 2015

Ankara 1. Grup Ağustos 2014

Kıta Avrupası’nın en batısından, Lizbon’dan Viyana’ya doğru yola çıkan bir fil ile bakıcısı yoksul Subhro’nun ve bu tuhaf yolculuğun hikâyesidir Filin Yolculuğu. 16. yüzyılda, Portekiz kralı III. João, kuzeni Kutsal Roma-Germen İmparatoru II. Maximilian’a hediye olarak gönderir fil Süleyman’ı. Süleyman ile Subhro, yanlarında kendilerine eşlik eden Portekiz kralının korumaları ve yardımcı ırgatlarla zorlu yolculuklarına başlarlar. Portekiz’i, İtalya’yı, Alpler’i geçerken hayatlarında ilk kez bir Hintliyle karşılaşan, ilk kez bir fil gören köylüleri ve kasabalıları şaşırtır ve etkilerler. Yolculuğun ikinci bölümünde bizzat İmparator Maximilian ve karısı Maria tarafından karşılanır ve Viyana’ya onlarla birlikte giderler. José Saramago’nun bu en eğlenceli romanında, fil terbiyecisi Subhro’nun erdemi, pasifist felsefesi ve yaşama bakışındaki doğallık ve Süleyman’ın emir kabul etmeyen doğası, yolculuğun ritmini belirlerken, insanların ruhlarında değişimlere yol açar. Hinduizm, mistisizm ve Hıristiyanlık hikâyeleriyle, mucizelerle renklenen romanda Süleyman ve Subhro’nun dokunduğu insanlar, kilisenin söz verdiği türden bir mucizeyle karşılaşmazlar ama bu yabancılar onların ruhlarında derin izler bırakır. Saramago her zamanki ince mizahıyla, muhteşem metaforlarıyla ve insana dair gözlemleriyle olağanüstü bir yolculuğu anlatıyor.
(Tanıtım Bülteninden)

Posted in Ankara 1. Grup | Leave a Comment »

Roberto Zucco (Bernard Marie Koltes)

Posted by Aydın Ergil 13 Mayıs 2015

Roberto ZuccoAnkara 1. Grup Haziran 2015

Ne kadar umursamaz, anlayışsız ve sevgisiz yaşadığımıza, özellikle Batı’nın getirdiği “devamlı ilerleyen” sistemin içinde insanların kendi kendilerini birer robota dönüştürdüklerine “engin bir saydamlıkla” bakıyoruz!… Evet, bilgisayarlar henüz gövdemizin içinde değil, nefes alıyoruz ama yaşadığımız düzen insanın -asıl insan yapan- özlerini hızla kurutuyor. Bu robotluğa, “yeni insanlığa” geçiş devresi. Bilimkurgu yazmak için geleceğe bakmaya hiç gerek yok, her şey yanı başımızda, içimizde. Çoğu zaman farkında değiliz. Zaten çoğunluk farkında olmadan yaşamayı -yaşarken kurumayı- seçiyor ya da hiç bilmeden seçmiş oluyor. Neden bu tercih?

“Koltes’in dilinin sadeliği ve açıklığının yanında barındırdığı gerçeklerin ‘ağırlığı’ ürpertici. İçimde isyan hissi uyandırdı; insanlığın evrimleşme hızıyla sürtünmeden yitirdikleri karşısında duyduğum isyan… Kimseye görünmeden… tamamıyla bağımsız olmanın imkanı yok ama sanırım bir gün kendimi robotlaşmış bulmam daha feci olur. Belki bazılarımız yavaş evrimleşirse diğerleri için geri dönme şansı olur…” (Aslı H. Aras)

İşte belki Koltes’i yazmaya iten de bu.. Çağdaş Fransız tiyatrosunun yeni dramatik yazınının önde gelen yazarlarında ve özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısının en özellikli yaratıcılarından biri olarak kabul edilen Koltes, yaratı evrenini biçimleyen dört önemli yapıtıyla burada.

Posted in Ankara 1. Grup | Leave a Comment »