Ekin Yazın Dostları

Kitap Okurlarının Buluşma Noktası

Archive for the ‘Sanal Öbek’ Category

Toplantılarını sanal ortamda yapan öbek

Bir Kedi, Bir adam, İki Kadın (Cuniçiro / Juniçiro Tanizaki)

Posted by sinaniy 29 Kasım 2022

Sanal Öbek Ocak 2023

Fukuko, tam da kocası Şozo ile yeni bir hayata başladığı günlerde kocasının eski karısı Şinako’dan bir mektup alır. Yuvası dağıldıktan sonra “kırık bir çanak” bile almayan bu kadın, duygu yüklü mektubunda tek bir şey istemektedir: Şozo’nun deliler gibi sevdiği kedisi Lili’yi.İlk bakışta, masum bir istektir elbette bu. Ne var ki Lili -tüm kediler gibi- girdiği hayatların en olmadık yerlerine kıvrılmıştır ve dâhil olduğu yaşamların karanlık köşelerinde gezinmeye başlar mektupla birlikte.

Biten ilişki için umut, diğeri içinse endişe kaynağıdır.  Böylece, başlı başına bir kavram olmayı hak eden “kedi sevgisi”nden çok daha fazlasına dokunur Tanizaki. Zarif, yumuşacık bir üslupla insan ilişkilerinin girift yapısını, küçücük ayrıntıların -bir nesnenin, jestin veya bakışın- insan ruhunda yarattığı dönüşümleri, yalnızlığın ve sevginin türlü biçimlerini gösterir.

Yoğun tutkuların, tuhaf arzuların ve ince bir melankolinin ustası Tanizaki’nin Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın’ını Sinan Ceylan Japonca aslından çevirdi.

“Tanizaki en gözde yazarlarımdandır. Aşkı ve aşkın sapkın yönlerini anlatır kitapları.”-H Miller-

“Tanizaki, muhteşem bir yazar.”  -Haruki Murakami-

Posted in Sanal Öbek | Leave a Comment »

Beyaz Geceler (Fyodor Mihayloviç Dostoyevski)

Posted by Aydın Ergil 29 Kasım 2022

beyaz geceler - dostoyevski

Sanal Öbek Aralık 2022
Temmuz 2014 Marmaris 1. Grup

Dostoyevski’nin Beyaz Geceler adlı hikâyesini henüz 27 yaşında edebi hayatının başlarındayken yazdığını biliyor muydunuz? Yazarın sürgüne gitmeden önce kaleme aldığı eserler arasında yer alan Beyaz Geceler, özgün dili Rusçada orijinal adı “Бе́лые но́чи (Belye Nochi)” olarak ilk kez 1848 yılında yayımlanır. Pek çok dile çevrilen hikâye, farklı çevirmenler tarafından Türkçeleştirilir ve çeşitli yayınevleri aracılığıyla kimi zaman müstakil olarak kimi zaman da farklı hikâyelerle bir arada yayımlanır. Beyaz Geceler hikayesi Rusya’nın St. Petersburg şehrinde geçiyor ve birinci tekil şahıs tarafından anlatılıyor. Sadece iki kahramanın yer aldığı hikâyede ismi bilinmeyen hayalperest anlatıcıya Nastenka adında genç bir kadın eşlik ediyor. Yazar, bu hikâyeyi St. Petersburg’un coğrafi konumundan dolayı yazın yaklaşık iki ay süren beyaz gecelerinden aldığı ilhamla yazıyor. Yazarın “hayalperest” tanımlaması ilginçtir. “Hayalperest” sıfatı kitapta dostsuz, sevinçsiz, duygusuz, hayattan zevk almadan yaşayan, toplumun dışına itilmiş insanlara yakıştırılmıştır.

Dostoyevski’nin diğer realist ve karamsar eserlerine göre oldukça farklı olan hikâye, bazı romantik unsurlar barındırır ve coşkulu bir ruh halini yansıtır.

Romanın kahramanı olan genç adam St. Petersburg’un kasvetli ve beyaz gecelerindan birinde, tesadüfen kendisi gibi yalnız olan bir genç kızla tanışır. Genç kızla beraber tüm hayallerini ve anılarını paylaştıkları dört beyaz geceyi St. Petersburg’un sokaklarında geçirir. Genç kız birkaç yıl önce tanıştığı fakat bir yıldır haber alamadığı sevgilisini beklemektedir. Genç adam ve kız geçirdikleri gecelerde birbirlerine yakınlaşırlar ve ikisi de karamsar duygularını unuttukları anlar geçirir. Üçüncü gecenin sonunda genç kız bir yıldır beklediği sevgilisini bulur ve hikâyenin kahramanı ile arasında başlayan zarif aşkı yine zarifçe bitirerek sevgilisine döner. Kitabın kahramanı olan genç adam ise yine eskisi gibi hayalperest yaşantısına geri döner.

2014 yılında ise Hasan Ali Yücel Klasikleri dizisinde yer almak üzere, dört farklı hikâyeyle birlikte ve Barış Zeren çevirisiyle Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılır. Yazarın hikâyeleri arasında özel bir yeri bulunan eser, farklı milletler tarafından pek çok kez sinemaya da uyarlanır. Bu etkileyici hikâyeye bir de izleyici olarak şahit olmak isterseniz Luchino Visconti yönetmenliğinde çekilen 1957 yılı İtalya ve Fransa ortak yapımı “Le Notti Bianche” (IMDb: 7.8) ve Farzad Motamen yönetmenliğinde çekilen 2003 İran yapımı “Shabhaye Roshan” (IMDb: 7.7) filmini izleyebilirsiniz.

Posted in Sanal Öbek | Leave a Comment »

Son Kadeh (Zabel Yesayan)

Posted by sinaniy 25 Ekim 2022

Sanal Öbek Kasım 2022

Zabel Yesayan’ın 1916’da kaleme alınan ancak 1924’e kadar saklı kalmış novellası Son Kadeh (Verçin Pajagı) pek çok eleştirmene göre yazarın en güçlü eseri ve kendi dönemi açısından da bir hayli cüretkar. Novella, metnin kahramanı Adrine’nin “yasak aşk”ı Arşag’a yazdığı notlardan (belki de uzun bir mektuptan) oluşuyor. Bu notlarda “yasak aşk”ına kendisini tüm çıplaklığıyla anlatmayı deneyen ve bunun için en utandığı şeylerle dahi yüzleşmeyi göze alan Adrine bir yandan geçmişine bakıp kendisi ve evliliğiyle hesaplaşırken, bir yandan da “aşk”ın ne olduğunu kavramaya çalışıyor.  Yesayan, çatışan hisler, içgüdüler ve fikirlerden meydana gelme bir karmaşanın içine hapsolmuş ve bu karmaşadan çıkmayı arzulayan, kendisine yeniden yaşama imkânı verecek bir çıkış yolu arayan genç bir kadının aracılığıyla bizi  “kadın ruh”unun katmanlı zenginliğini keşfetmeye davet ediyor. Üstüne bu keşfe arka planda İstanbul (ve özellikle Üsküdar) eşlik ediyor. Yesayan okurlarının artık aşina oldukları sarhoş edici tabiatı, bu tabiatın yoğun kokuları, sesleri ve tatları ile…

(Tanıtım Bülteninden)

Posted in Sanal Öbek | Leave a Comment »

Kızıl Orkestra (Gilles Perrault)

Posted by sinaniy 15 Temmuz 2022

Sanal Öbek Temmuz 2022

Kızıl Orkestra, 1930’lu yıllarda yaklaşan faşizm tehlikesine karşı başta Almanya, Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde her meslek ve sınıftan insanı örgütleyerek adeta İkinci Dünya Savaşı’nı beklemeye başlayan devrimci bir örgüttür. Savaşın başlamasıyla birlikte, hazırladıkları verici istasyonlarını harekete geçirip, müthiş bir haber alma ve ulaştırma şebekesi kurdular. Almanların dinleme istasyonlarını atlatarak, çözülmez şifrelerle Gestapo’yu şaşkına uğrattırlar.Alman gizli servislerinin jargonunda bir şebekenin patronuna orkestra şefi denir. Çalgıcıların müziğini düzenler, yönetir. Aralarında önemlilik açısından birincilik piyanistindir. Bu da anlaşılacağı gibi ”Müzik Kutusu” denen vericisini piyano çalarcasına kullanan telsizcidir. Bu nedenle devrimci militanların oluşturduğu bu örgüte Naziler Kızıl Orkestra adını takmışlardı.Savaş boyunca iyi iş yapan ithalat – ihracat şirketi görünümü altında, Nazi yönetiminin en üst organlarına ve Hitler’in karargâhına kadar sızmış, elde ettiği bilgilerle, Alman karşı casusluk şefi Amiral Canaris’in deyişiyle, ”İki yüz bin Alman askerinin canına mal olmuştur. ”Bu kitap casusluk tarihinin en başarılı örgütlerinden birinin, belki de birincisinin belgelere dayalı gerçek öyküsüdür. Kadın, erkek birçok militanı kurşuna dizilen bu örgütün başında efsanevi bir militan, ”Büyük Şef” diye çağrılan Leopold Trepper vardı. ‘Orkestra’sını akıl almaz bir irade gücü, zeka, kurnazlık ve ustalıkla yönetmiş, inanılmaz eylemleriyle bugün bile tartışılan bir ad olmuştur. Öyle ki, yazar G. Perrault, savaştan yirmi yıl sonra geriye kalan militan ve hasımları üç yıllık bir iz sürme ile çeşitli ülkelerde bulup konuşmuş ve kitabın ilk baskısı 1967’de yayımlanmıştır.Kitap büyük yankı uyandırmış, tartışmalar, yeni belgeler ve tanıklıklarla 1989’da genişletilmiş yeni basımı yapılmıştır.

Posted in Sanal Öbek | Leave a Comment »

Frankenstein (Mary Shelley)

Posted by sinaniy 02 Haziran 2022

Sanal Öbek Eylül 2022

Kaç tane kurgu karakter en sonunda yazından mitolojiye giden o büyük sıçramayı gerçekleştirmiştir; salt dile ait olan kaç tane yaratım, yazarlarının kendilerine özgü seslerinin ritminden çıkıp kolektif kültürel bilinç olarak adlandırılabilecek kavramın içine girmiştir? Don Quijote, Dracula, Sherlock Holmes, Alice (Harikalar Diyarında), Hans Christian Andersen’ın peri masallarındaki kimi karakterler… ve tabii Frankenstein’ın “canavarı”.
-Joyce Carol Oates-

Frankenstein iki yüz yıl önce yazılmış bir bilimkurgu efsanesi. Yaratılış ve kıyamet mitini birlikte işleyen bir anlatı. Yaratıcılık ve yıkıcılığın nasıl birbirini doğurduğu, Victor Frankenstein’ın yarattığı canavarda ete kemiğe bürünüyor.

Canavara hayat vermeyi başaran genç öğrenci, yarattığı şeyden dehşete düşerek onu terk eder. Yaratık ilk başta cennetteki Âdem gibi masumdur. İnsanları gözlemler, kitaplar okur, hayatı öğrenir. Ama insanlığa hep yabancı kalır. Dışlanmış bir ucube hayatı sürer. Sonunda yalnızlığı için yaratıcısına lanet eder ve ondan öç almayı aklına koyar.

Hikâye ilerledikçe takip eden ile takip edilen, yaratıcı ile yaratılan, insan ile canavar rolleri iç içe geçer. Bilimin ve insanın sınırlarına dair sorgulamamız hikâye bittikten sonra da devam eder.

Posted in Sanal Öbek | Leave a Comment »