Ekin Yazın Dostları

Kitap Okurlarının Buluşma Noktası

Archive for 29 Mar 2022

Troya’nın Yıkılış Öyküsü (Frigyalı Dares)

Posted by sinaniy 29 Mart 2022

Mitoloji Okurları Haziran 2022

“…Polydamas, Yunanlılar’a, o akşam kıtalarıyla birlikte, dış yüzünde bir at kafası kabartması bulunan Skaia Kapısı’na doğru ilerlemelerini önerdi… Gece, Antenor ile Aineias nöbetçi olacaklarından, onlara kapıyı açacak ve aynı anda bir meşaleyi uzatarak saldırı işaretini vereceklerdi…”  

Posted in Mitoloji Okurları | Leave a Comment »

Antigone (Sophokles)

Posted by sinaniy 29 Mart 2022

Mitoloji Okurları Nisan 2022

Tragedyanın en büyük şairi Sofokles’in (İÖ. 496-406) “Thebai Üçlemesi”nden biri olan Antigone, dünya edebiyatında ilk direniş örneği sayılmaktadır. Antigone’yi yargılamadan mahkûm eden Kral Kreon, devlet gücünü, birey haklarını hiçe sayarak kullanmaya kalktığında Antigone, yaşamı pahasına, hoşgörüye, sevgiye dayalı bir hukuku ve birey haklarını savunmakta direnir. Antigone, günümüzde hâlâ sürüp giden, “insan devlet için değil, devlet insan için vardır” tartışmasına 2500 öncesinden gelen bir yanıttır.

Oidipus’un ardından oğulları Polyneikes ve Eteokles taht kavgasına girişmiş ve çıkan savaşta her iki kardeş de ölmüştür. Tahta çıkan Kreon, ölen kardeşlerden Eteokles’in törenle gömülmesini ve onun için yas tutulmasını emreder. Ölen diğer kardeş Polyneikes’in ise ruhunun sonsuza kadar acı çekmesi için gömülmemesini, cesedinin kurda kuşa yem olması için açıkta bırakılmasını emrederek yas tutulmasını yasaklar. Aksini yapmanın cezası ölümdür. Fakat Antigone bu duruma karşı çıkar, kardeşinin cesedini gömmeye çalışırken yakalanır….

Posted in Mitoloji Okurları | Leave a Comment »

Karadeniz’in Kıyıcığında (Rıfat Ilgaz)

Posted by sinaniy 29 Mart 2022

İstanbul 3. Grup Aralık 2022

Karadenizin Kıyıcığında, Rıfat Ilgaz’ın öğretmenlik yaptığı Akçakoca kasabasını ve uzun süre bir arada yaşadığı Batı Karadeniz insanını anlatır. Geçimini fındık yetiştirerek sürdüren Kasaba halkı, bir yandan hırçın doğayla, diğer yandan yoksullukla başa çıkmaya çalışmaktadır. Sevgiler, dostluklar bu sıkıntıların gölgesinde yaşanır. 
Her türlü haksızlığa ve zorluğa rağmen insandan yana umutlarını kaybetmeyen, çalışkan bölge insanının dayanışması da bu topraklara özgüdür. Rıfat Ilgaz, Güllü ile Recep’in engellerle boğuşan aşkı etrafında Karadeniz insanının onurlu var olma öyküsünü akıllara kazır. 
Karadenizin Kıyıcığında, Rıfat Ilgaz’ın Yıldız Karayel romanıyla birlikte batıdan doğuya
bir Karadeniz panoraması oluşturmaktadır.

Posted in İstanbul 3. Grup | Leave a Comment »

Çocuk Geliyor (Han Kang)

Posted by sinaniy 29 Mart 2022

İstanbul 3. Grup Temmuz 2022

18 Mayıs 1980 Gwangju Kore. Bak Coınğ Hi’ye 1979 yılında gerçekleştirilen suikastın ardından yeni iktidar yönetime geçmek üzere harekete geçti. Kore halkı demokrasinin daha fazla zarar görmesini istemiyordu, ülkenin dört bir yanında gençlerin başını çektiği protestolar başladı. Ordu iktidara el koydu. Amaçlarının öğrenci ve işçi eylemlerini bastırmak olduğunu söylediler. Silahsız eylemcilere ateş açıldı, işkence edildi, sayısız insan tutuklandı.Dokuz gün süren olaylar ardında binlerce yaralı ve hâlâ sayısı tam belirlenememiş yüzlerce ölü bıraktı. Olaylar Gwangju Ayaklanması ismiyle demokrasi tarihine geçti.

Han Kang, ölülerle, geride bıraktıkları yaşayan ölüler arasındaki ince çizgiden yazıyor. Alacakaranlık kuşağına korkusuzca dalıyor, adalet ve demokrasi tarihinin kanlı bir sayfasını, günümüzdeki yansımalarının ışığında evrensel bir hikayeye dönüştürüyor.

“Akıldan çıkarması güç bir anlatı.”

– Observer

“Özgün, yoğun ve kışkırtıcı. Çok cesur. Çocuk Geliyor itirazını edebiyatla yapan bir yazarın şaheseri.”

– Newsday

“Teknik ve içerik bakımından edebi bir zafer…”

– The Sunday Telegraph (5 yıldız)

Posted in İstanbul 3. Grup | Leave a Comment »

İzmarit (Ceyda Sevgi Ünal)

Posted by sinaniy 29 Mart 2022

İstanbul 3. Grup Mayıs 2022

Fethiye’nin nemli gözlerinden “Benim gibi yapacaktın. Astımın var senin çabuk çıkmaya çalış” sözlerini okuyorsun. Sıcak su, küvetin deliğinden sonsuza gidercesine akıyor. Bir an önce terk etmesi öğretilmiş gibi delicesine. Terk etmeyi öğretmeli her kadına, kadın esir değildir yazılmalı alınlarına, diye aklından geçiriyorsun. Suyun kaçışı, bedenini görmek istememesinden belki de. Fethiye’nin varlığını hissetmesen, sen de gözlerini hep kapalı tutmak istiyorsun.

İskeletine yer yer yamanmak istemiş de becerememiş etlerini, yeşilden mora dönen kabarık yollar yapmış damarlarını, birleşerek kocaman olmuş kahverengi lekelerini görmemek için sabuna boğuyorsun tümünü. Köpük köpük örtüyorsun üstlerini. Fethiye, köpükten fırlamış meme başını, “Kadın yaşlanınca her organı sönebilir ama meme başları asla!” der gibi gözüyle işaret ediyor. “Altı ay su verme bebeğe, daya memenin başını, tosun olur,” diye söylerdi anneannen; anımsıyor musun? “Evlenmem ben onunla,” diyerek ağladığında “Piç mi doğuracaksın?” bağırtılarıyla apar topar imamı çağırıp kıymışlardı nikâhınızı. Bebeğinin piç değil de tosuncuk olmasıyla bağlandın hayata.

Posted in İstanbul 3. Grup | Leave a Comment »