Ekin Yazın Dostları

Kitap Okurlarının Buluşma Noktası

Tatar Çölü (Dino Buzzati)

Posted by Aydın Ergil 18 Şubat 2022

Tatar Çölü

Sanal Öbek Mart 2022

İstanbul 7. Grup Aralık 2019
Aralık2014, İstanbul 2. Grup
Ocak 2015, İstanbul 4. Grup

İç karartıcı Bastiani Kalesi’ne vardığında genç teğmen Giovanni Drogo tarifsiz bir sıkıntıya kapılır. İlk görev yeri olan bu kaleyi bir gece bile kalmadan terk etmeyi ister, ama harekete geçemez. Sonunda en fazla dört ay kalabileceğine karar verir. Alışkanlıkların uyuşturucu etkisi, askerlik gururu, gündelik ritüellerle dolan bir hayat boşluğuna bağlanması ve Tatar Çölü’nün vahşi cazibesi bu dört ayı yıllara çevirir. Giovanni Drogo kimsenin gelip geçmediği, öte tarafında ne olduğunu, kimlerin yaşadığını bilmediği bir çöl sınırını beklemeye bırakır kendini. Ünlü İtalyan yazar Dino Buzzati’nin ilk romanı olan Tatar Çölü, hayatın anlamını ve insanın kaderine teslim olmasını sorgular. Kafka, Sartre ve Camus’nün değişik biçimlerde uğraştığı bu sorgulamayı kurgulayan Tatar Çölü, çağımızın önemli eserlerinden biridir.

Bir Yanıt “Tatar Çölü (Dino Buzzati)”

  1. Mustafa Küçükçakan said

    TATAR ÇÖLÜ
    Tatar Çölü insan hayatının bir çeşit özgeçmişidir.
    Emanet aldığımız bu hayatı çocukluk gençlik ve şansımız var ise yaşlılık devresi sonunda iade ediyoruz. Her şeyin değişebileceğini düşünüp dururken değişmeyen yazgımızın bizi sürüklediği yolda buluyoruz kendimizi. Verilen notlara sadık kalarak oyunu oynayıp sahneden iniyoruz hayat yolunda. Yaşam nehrinde suyun akışına bırakıyoruz kendimizi.
    Aslında bu romanda görünmeyen bir ortak düşmandan söz ediliyor. Zamandan. Zaman her şeyimizi çalıyor. Esas meziyet zamana saygı duyabilmek ama insan bunu başaramıyor.
    Kendi kabuğunda doğup kendi kabuğunda ölüyor insan. Yalnızlık bize Tanrı’nın vergisi. Ne kadar savaşırsak sonuç hep aynı oluyor. Yalnızlıktan kurtulamıyoruz, gittiğimiz yere bizimle geliyor. Acı çekiyoruz. İnsanlar içsel olarak bilinçlerini yükseltmedikleri sürece çektikleri acılar da bir deneyim kazandırmıyor.
    Yanılsamalar bizi hayatın içinde sürüklüyor. Olmayan bir düşmanı varmış gibi düşünerek bütün yaşamımızı bu savaşa adayıp, hazırlık yapıyoruz. Ama savaş günü gelip çattığında gücümüz tükeniyor. Düş kırıklığı yaşıyoruz. Rüyadan uyanmadan başka bir rüyaya dalıyoruz.
    Çıkarılan ders azla yetinmeyi ve tamahkâr olmamayı öğrenme erdemi. Son savaş insanın kendisiyle yaptığı savaştır, ancak bu sefer kaybeden bellidir. Bu yasa asla kimse için değişmez ve değiştirilemez.
    Etrafımızdaki her şey geçicidir. Roller oynanır ve gidilir. Sonunda yalnızlığın hüznüdür size kalan.
    Kale hayattır. Hayat bir anlamda herkes için kaledir. Bir gün gelir o kaleden çıkıp gidersiniz ama kalenin içindeki yaşam nehri akar gider. Herkes için yolun sonu aynıdır.
    Hayat Bastiani Kalesi ve insanlar da Drago’dur.

Bir Yorum Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s