Ekin Yazın Dostları

Kitap Okurlarının Buluşma Noktası

Germinal (Emile Zola)

Posted by Aydın Ergil 30 Kasım 2021

Germinal

İstanbul 5. Grup Ocak 2022 

İstanbul 4. Grup Mart 2015

Yüzyıl sonunda, kan rengine bulaşmış bir akşam vaktinde, kesinlikle hepsini peşlerinden sürükleyecek bir isyanın kıpkırmızı görünümüydü. Evet, bir akşam vakti, dizginlerini koparan, gemi azıya alan halk, böyle döt nala koşacaktı yollarda. Burjuvaların kanını akıtacaktı dereler gibi, kesik başları gezdirecek, kırılan kasalardan dökülen altınları her tarafa saçacaktı. Kadınlar uluyacak, erkekler de ısırmak için kurt çenesini andıran çenelerini açacaklardı. Evet, gene paramparça giysileri, gene saboların yankılanan tıkırtılaı, pislik içindeki bedenleri, kötü kokan nefesleri, dizginlenemeyen barbar taşkınlığıyla o öfkeli, dehşet verici kalabalık alt üst edecekti ortalığı. Her tarafta yangınlar çıkacak, taş üstünde taş kalmayacak, yoksulların bir gecede kadınlara saldırıp, varlıklı kimselere ait şarap mahzenlerini boşaltacağı o müthiş şehvet ve yeme sefahatinden sonra ilkel insanlar gibi ormanlara dönülecekti. Belki de yeni bir ünyanın geleceği güne kadar hiçbir şey kalmayacaktı. Ne para ne şöhret. Evet, doğanın bir gücü gibi bunlar geçiyordu yoldan işte ve içerdikleri de yüzlerinde bunların korkunç rüzgarını hissediyorlardı. Başka bir çığlık, ‘Marseillaise’i bastırdı: ‘Ekmek!Ekmek!Ekmek!'”

2 Yanıt “Germinal (Emile Zola)”

  1. zennure said

    Emile François Zola (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902), Fransa’da naturalizm öncüsü olan ünlü bir yazardır. Zola’nın edebiyat dışındaki şöhreti ise Dreyfus davasında takındığı tavrından kaynaklanmaktadır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden yüzbaşı Dreyfus’u hükümetin bütün çabalarına rağmen savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben İTHAM EDİYORUM makalesini yayınlayan Zola çabaları sonucunda Dreyfus’un davasının yeniden görülüp adaletin yerini bulmasına etken olmuştur. 1902’de duman zehirlenmesinden ölmüştür. Büyük bir işçi kalabalığı tarafından GERMİNAL GERMİNAL sesleri arasında son yolculuğuna uğurlanmıştır.

  2. MUSTAFA KÜÇÜKÇAKAN said

    Emile Zola
    1840 – 1902 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız romancıdır. Romanlarında insanlığın kirli, suçlu, çirkin yönlerini cinsel davranışları da dahil bütün çıplaklığı ile açığa vurur. İşçi edebiyatının en ünlü örneklerinden biri olan GERMİNAL, akıcı anlatım tarzı ve tutarlı örgüsüyle maden ocağı insanlarını besleyen, tüketen yer yüzünün, yaşamın canlı simgesidir. İnsan hayatı da maden ocağındaki gibi hayatın içinden kıvranarak geçip gider.

    Ocak çevresinde barakaların içinde açlık sınırında yaşayan insanları, kâr hırsıyla elde edilmiş olan lambaları, kazaları, ölümleri ve işçi sınıfının maküs kaderine meydan okumanın kavgasını anlatır. Kasaba insanlarının neredeyse tümü madene mahkum olarak doğup sefalet dolu bir yaşam içinde bedensel ve ruhsal bir travma görerek madenci olarak ölürler. Ağır yaşam koşulları ve umutsuzluk, içki ve cinsel ilişkileri ön plana çıkarıp yazgıya kolay boyun eğebilmek için geçici zevk peşinde koşturur madencileri sürü halinde. Genç kızlar birkaç saniyelik zevkine yenik düşüp, aç ve yoksul madenci adaylarından hamile kalırlar bilmeden. Sermaye bu işten bile fayda sağlar. İşçiler tek Tanrı olan paradan başka hiçbir şey ile ilgilenmiyor. Burjuvazinin kutsal ailesinin yalanlarla ve iki yüzlülükle örtülü duvarları hayatın gerçekliğinde dumura uğruyor. Madenciler yozlaşan, çürüyen açlık içinde ne yapacağını bilmeyen bir insan sürüsü haline getiriliyor.

    Romanın her köşesine insanın hayatı boyunca peşinden koştuğu olmazsa olmazı ekmeğinin kokusu yansır. Yerin beş yüz elli metre altında saatlerce çalışmanın karşılığı eve getirilen dikkatlice paylaştırılıp tüketilen bir dilim ekmekten başka bir şey değildir. Maden işçilerinin duyguları kararmış yüzlerinden sımsıcak bir sel gibi akar yüreklere. Kasabanın iğrenç uçkur düşkünü dükkân sahibinin cinsel isteklerini tatmin etme karşılığında veresiye mal alabilen kadınların nasıl kahrolduğunu anlatır bize. Midesinin sesi karşı konamaz açlık hissi insanın inandığı tüm değerlerini alt üst eder; karşı konamaz amansız bir hastalık gibi iliklerini sömürür. Ancak bu zorunlu teslim oluş genç madenci kadınların içine yıllarca susturulmuş bir nefret olarak kazandırır. Bu insanın kanını donduran cinsel tüketilişe karşı, grev patlayınca ilk fırsatta dükkân sahibinin cezasını cinsel organını kökünden sökerek verir kasabanın yoksul madenci kadınları. Etienne ile başlayan kıvılcım çok kısa zamanda her yeri sarar. Açlığa meydan okuyan madenciler karşılığı ölüm olarak gelen bu direnişte sevdikleri birçok insanı kaybeder. Aynı zamanda grev ispiyoncuları, yükselme tutkusuyla patron güdümündeki yalakaları ve insanlıkla beraber var olmuş yalakalığı anlatır. Cheval gibi ikiyüzlü kişilikleri de sergiler. Sınıf mücadelesi aniden patlak verdiğinde doğru bir perspektife sahip olamayanların nasıl başarısızlığa uğradıkları örnekleriyle doludur Germinal. İşçilerin yükselen ateşiyle yanıp tutuşmakta ve sermaye korkulu anlar yaşamaktadır. Grev coşkusu tüm gücünü toplamış bir sel gibi akarken kendi kendine cılızlaşıp tükenmiştir. Onurlu bir savaş yenilgi ile sonlanmıştır.
    Ancak Germinal Fransızca’dan çevrildiği gibi toprağa ekilen bir tohum anlamındaki gibi ekilmiş ve bir gün ortaya çıkıp filizleneceği umudunu bırakmıştır okuyucuya.
    Mustafa KÜÇÜKÇAKAN

Bir Yorum Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s